8 Aralık 2016 Perşembe

ŞAİR AKIMLARI(EDEBİYAT AKIMLARI)

      Herkese Merhabalarr! Bir blogta daha sizlerle birlikteyim! Önceki blogta sizlere bu bloğun konusunu söylememiştim. Bu kadar heyecan yeter de artar. Artık söylüyorum;
Bugünki konumuzz şair akımları! Bugün birbirinden farklı ve kendilerine göre de haklı şair akımlarını konuşacağız. O kadar farklı akımlar var ki...
Şair akımları; bazı dönemlerdeki olaylara göre karşı çıkılan bazı kurallar, konular üzerinedir. Artık şairler ne kadar bunalmışsa bir yerde "DUR!" demenin vaktinin geldiğini düşünmüşler ve birlikte bu kurallara karşı çıkmışlar. Haydi bu akımları biraz inceleyelim;
    Ben benim en çok hoşuma giden akım olan romantizm akımından başlamak istiyorum. Romantizm akımı adından da anlaşıldığı üzere duygulara önem veren şairlerden oluşmuştur. Ancak ilginç bir yanı ise akla fazla önem vermemeleridir. Bir insan için akıl da duygular da önemlidir. İkisine birden önem verselermiş dört dörtlük olurmuş. Tamam romantizmi severim ama akıl da önemli.. Bu akımı Shakespeare, Voltaire, Victor Hugo ve Namık Kemal desteklemiş.
Şimdi de garipçilerle devam edelim.. Garipçiler de çok farklı protestolara imza atmışlar. Onlar da yazım, imla, ve noktalama işaretlerini gereksiz bulup, yok saymışlar. Bu akım bana çok farklı ve garip geldi. Şairler noktalama işaretlerini yok sayacak kadar neden sinirlenmişler ki? Eminim kendilerine göre haklı bir sebepleri vardır. Bu şekilde şiir yazmaları bir yandan garip gelse de bir yandan da şiire sıra dışı bir özellik katıyor. Bu akımı Orhan Veli Kanık, Oktay Rıfat Horozcu ve Melih Cevdet Anday savunmuş.
Son olarak Sembolizm fikir akımına da göz atalım! Sembolizm fikir akımı çok haklı ve takdir edinilesi bir akım. Sembolizm'de nesneleri olduğu gibi anlatmayıp, nesneleri farklı yollarla anlatmışlardır. Bu olay sayesinde şiir anlam bakımından güç kazanmış ve insanda hayal gücünü güçlendirmesine yardımcı olmuş. Sembolizm şiirin anlatılmak için değil, hissedilmek için yazıldığını vurguladığı için önemli bir yeri bulunuyor. Tabii bu fikir akımında şöyle bir şey var ; dil herkesin anlayacağı seviyede değil. Ve bu biraz etkisini azaltıyor. Buna rağmen çok faydalı bir akım olduğunu düşünüyorum. Bu akımı ise Ahmet Haşim, Ahmet Hamdi Tanpınar, Paul Verlaine ve Cahit Sıtkı Tarancı savunmuş.
GÖK ÖYLE MAVİGök öyle mavi, öyle durgun,
Damlar üzerinde! Yeşil bir dal sallanadursun,
Damlar özerinde.
Ürpertip gökyüzünü birden,
Bir çan tın tın eder Bir kuştur şu ağaçta öten
Türküsünü söyler
İşte hayat! Aç gözünü gör,
Bak ne kadar sade. Her günkü sakin gürültüdür
Şehirden gelmekte.
Ey sen ki durmadan ağlarsın,
Döversin dizini, Gel söyle bakalım ne yaptın, N”ettin gençliğini
                     Paul Verlaine
 
 
Bu sıra dışı bloğumun da sonuna geldik! Şiir 4 harften oluşuyor ama binlerce bilgi taşıyor değil mi? Bu da şiirin sıra dışı özelliklerinden biri. Bir sonraki bloğumda görüşmek dileğiyle, HOŞÇAKALIN!
 
 

YAZARLAR

        Herkese Merhaba!! Bomba gibi bir bloğa daha hoşgeldiniz!!
Sizlere önceki bloğumda dediğim gibi yazarlar ve yazdığı şiir konuları, şiir süreçleri ve ilginç -bir o kadar da şaşırtıcı- olaylar ve bilgiler hakkında konuşacağız. E ne duruyoruz? Öyleyse başlayalım!

         Ben bana en ilginç ve bir o kadar da yaratıcı gelen şair olan Nazım Hikmet'ten başlamak istiyorum. Nazım deyince birçok kişi bana "O siyasetçi kötü biri" deyip çıkışıyor. Ancak ben böyle bir düşünceye kesinlikle karşıyım. Çünkü biz onun şair yönüne bakacağız... Ön yargılarımızı da attıysak başlayabiliriz demektir.
  Nazım Hikmet'in yaşamı çok çalkantılı geçmiş olabilir. Bu yaşam türü de elbette şiir konularını, üslubunu ve yazma süresini değiştirecektir. Nazım Türkiye yaşamının yarısını hapishanede geçirdiği, ve o dönemde şiirleri yasaklandığı için bu onu fazlasıyla etkilemiş olmalı. Nazım o dönemlerde hapishane şartlarında da şiirler yazmış ve üslubunu fazla değiştirmemiş. Bu şartlara rağmen Nazım, bloknota, müsveddeye ve not kağıdına şiir yazmamış. Hep titiz bir şekilde düzenli defter tutarmış. Bizler bile bu dönemde hiçbir şeyi doğru düzgün not almıyoruz. Nazım, şiirlerini yazarken ya şiir ölçülerine göre ritim tutar veya kağıda buna göre çizgiler atarmış. Ne kadar da şiiri yaşamış Nazım...
Şimdi de sizlere Nazım Hikmet ve Vera Tulyakova'nın bir anısını anlatayım. Nazım; Vera'yı ilk gördüğü anda aşık oluvermiş. İşini unutmuş hep Vera'yla ilgilenirmiş. Ona hep çikolatalar, pastalar,çiçekler gönderirmiş. Ancak Vera da Nazım gibi bambaşka biriymiş ve Nazım'ın bu yaptıklarından etkilenmeye pek niyeti yokmuş. Nazım Vera'nın iş yerine geldiğinde bir işçi "Onu turşularla etkileyebilirsiniz" demiş. Nazım hemen Vera'ya litreler dolusu turşu getirmiş. Ve böylece o tatlı aşkları başlayıvermiş.
Ne kadar da tatlı bir aşk değil mi? Şimdi de insanlar ne çiçekler getiriyor yine kabul edilmiyorlar. Marifet Nazım'da mı, turşuda mı seçim sizlere kalmış...
 
Eveet.. Cemal Süreya ile devam edelim mi? Bence edelim çünkü bilmemiz gereken ne çok bilgisi varmış. Biliyor musunuz Cemal Süreya şairlik hayatına annesinin okuduğu Aslı ve Kerem hikayesiyle başlamış. Cemal ;Erzincan'da doğmuş ve küçük yaşta ailesi ile birlikte sürgün edilmiş. Daha sonra Bilecik'te yaşamaya başlamışlar. Küçük Cemal için bu bir travma olmuş olmalı. Cemal ortaokuldayken şiire merak salmış. Ve bu şiir aşkı hayatının tamamını kaplamış. Ortaokulda bile çok profesyonel şiirler yazarmış. Bu sıralarda annesi vefat etmiş ve İstanbul'a gönderilmiş. Tabii bu da ona ikinci travma olmuş. Ve daha karamsar şiirler yazmaya başlamış. Bu dönemden sonra da ölüm ve aşk şiirlerine ağırlık vermiş. Büyüdüğünde babasının yanına Bilecik'e gitmiş. Babası evlendiği için de çok kızmış. Hatta Cemal; üvey annesi tarafından zehirlenmeye bile çalışılmış. Ve son olarak Cemal, şiir yazarken gürültü istermiş. Vay be.. Ben olsam asla yüksek seste şiir yazamam. Tebrik ederim gerçekten...
Cemal Süreya da çok sevdiğim şairlerden bir tanesi. Kitaplarını almanızı tavsiye ederim! En çok da Sevda Sözleri kitabı çok güzel..
Bir güzel bloğun daha sonuna geldik! Çok farklı ve çok ilginç olaylar ve bunları yaşayan iki şairimizi anlatmış oldum. Umarım sizlere bir katkım olmuştur! Bir sonraki bloğumun konusu sürpriz olacak! Daha sonra görüşmek dileğiyle, kendinize iyi bakın!
 

2 Aralık 2016 Cuma

ŞİİRLER

Merhaba Arkadaşlar!
Bloğuma Hoşgeldiniz.. Bu blogda(bloglarda) sizlere şair hayatını, şairlerin dönemlerini ve akımlarını anlatacağım..
Ancak ondan önce, birkaç şiir paylaşıp o şiirler ile ilgili yorumlarımı aktaracağım;
Victor Hugo'nun o çok sevdiğim şiirinden başlayalım öyleyse... (Şiir Adı: Ağlamak İçin Gözden Yaş Mı Akmalı?)

Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
Hırsızlık; para, mal mı çalmaktır?
Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
Solması için gülü dalından mı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
Öldürmek için silah, hançer mı olmalı?
Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?
        Bu şiir; her şeyi anlatıyor aslında... Her şeyin silahla, malla, veya göz yaşıyla olmadığını çok güzel ifade ediyor. Ve sizlerin de bu şiirde kendinizi bulacağınızı düşünüyorum..
   Öyleyse Cahit Sıtkı Tarancı'nın Yaş Otuz Beş şiiriyle devam edelim.

Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.

Şakaklarıma kar mı yağdı ne?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz;
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim:
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim
Yalandır kaygısız olduğum yalan
....
Cahit Sıtkı ne güzel de söylemiş: "Yaş otuz beş yolun yarısı eder..." İşte zaman bu kadar hızlı geçiveriyor. Bir bakmışız okuldayız bir bakmışız torunlarımız olmuş. Cahit Sıtkı burada da bu hızlılığın şaşkınlığını gizlememiş.
     Madem bu kadar güzel şiirleri okuduk ve ferahladık. O zaman bir sonraki bloğumda bu ve bunun gibi nice şiirlerin yazım aşamalarını konuşalım. Sonraki Bloğumda Görüşmek Üzere!