Sizlere önceki bloğumda dediğim gibi yazarlar ve yazdığı şiir konuları, şiir süreçleri ve ilginç -bir o kadar da şaşırtıcı- olaylar ve bilgiler hakkında konuşacağız. E ne duruyoruz? Öyleyse başlayalım!
Ben bana en ilginç ve bir o kadar da yaratıcı gelen şair olan Nazım Hikmet'ten başlamak istiyorum. Nazım deyince birçok kişi bana "O siyasetçi kötü biri" deyip çıkışıyor. Ancak ben böyle bir düşünceye kesinlikle karşıyım. Çünkü biz onun şair yönüne bakacağız... Ön yargılarımızı da attıysak başlayabiliriz demektir.
Nazım Hikmet'in yaşamı çok çalkantılı geçmiş olabilir. Bu yaşam türü de elbette şiir konularını, üslubunu ve yazma süresini değiştirecektir. Nazım Türkiye yaşamının yarısını hapishanede geçirdiği, ve o dönemde şiirleri yasaklandığı için bu onu fazlasıyla etkilemiş olmalı. Nazım o dönemlerde hapishane şartlarında da şiirler yazmış ve üslubunu fazla değiştirmemiş. Bu şartlara rağmen Nazım, bloknota, müsveddeye ve not kağıdına şiir yazmamış. Hep titiz bir şekilde düzenli defter tutarmış. Bizler bile bu dönemde hiçbir şeyi doğru düzgün not almıyoruz. Nazım, şiirlerini yazarken ya şiir ölçülerine göre ritim tutar veya kağıda buna göre çizgiler atarmış. Ne kadar da şiiri yaşamış Nazım...
Şimdi de sizlere Nazım Hikmet ve Vera Tulyakova'nın bir anısını anlatayım. Nazım; Vera'yı ilk gördüğü anda aşık oluvermiş. İşini unutmuş hep Vera'yla ilgilenirmiş. Ona hep çikolatalar, pastalar,çiçekler gönderirmiş. Ancak Vera da Nazım gibi bambaşka biriymiş ve Nazım'ın bu yaptıklarından etkilenmeye pek niyeti yokmuş. Nazım Vera'nın iş yerine geldiğinde bir işçi "Onu turşularla etkileyebilirsiniz" demiş. Nazım hemen Vera'ya litreler dolusu turşu getirmiş. Ve böylece o tatlı aşkları başlayıvermiş.
Ne kadar da tatlı bir aşk değil mi? Şimdi de insanlar ne çiçekler getiriyor yine kabul edilmiyorlar. Marifet Nazım'da mı, turşuda mı seçim sizlere kalmış...
Eveet.. Cemal Süreya ile devam edelim mi? Bence edelim çünkü bilmemiz gereken ne çok bilgisi varmış. Biliyor musunuz Cemal Süreya şairlik hayatına annesinin okuduğu Aslı ve Kerem hikayesiyle başlamış. Cemal ;Erzincan'da doğmuş ve küçük yaşta ailesi ile birlikte sürgün edilmiş. Daha sonra Bilecik'te yaşamaya başlamışlar. Küçük Cemal için bu bir travma olmuş olmalı. Cemal ortaokuldayken şiire merak salmış. Ve bu şiir aşkı hayatının tamamını kaplamış. Ortaokulda bile çok profesyonel şiirler yazarmış. Bu sıralarda annesi vefat etmiş ve İstanbul'a gönderilmiş. Tabii bu da ona ikinci travma olmuş. Ve daha karamsar şiirler yazmaya başlamış. Bu dönemden sonra da ölüm ve aşk şiirlerine ağırlık vermiş. Büyüdüğünde babasının yanına Bilecik'e gitmiş. Babası evlendiği için de çok kızmış. Hatta Cemal; üvey annesi tarafından zehirlenmeye bile çalışılmış. Ve son olarak Cemal, şiir yazarken gürültü istermiş. Vay be.. Ben olsam asla yüksek seste şiir yazamam. Tebrik ederim gerçekten...
Cemal Süreya da çok sevdiğim şairlerden bir tanesi. Kitaplarını almanızı tavsiye ederim! En çok da Sevda Sözleri kitabı çok güzel..
Bir güzel bloğun daha sonuna geldik! Çok farklı ve çok ilginç olaylar ve bunları yaşayan iki şairimizi anlatmış oldum. Umarım sizlere bir katkım olmuştur! Bir sonraki bloğumun konusu sürpriz olacak! Daha sonra görüşmek dileğiyle, kendinize iyi bakın!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder