Merhaba Arkadaşlar!
Bloğuma Hoşgeldiniz.. Bu blogda(bloglarda) sizlere şair hayatını, şairlerin dönemlerini ve akımlarını anlatacağım..
Ancak ondan önce, birkaç şiir paylaşıp o şiirler ile ilgili yorumlarımı aktaracağım;
Victor Hugo'nun o çok sevdiğim şiirinden başlayalım öyleyse... (Şiir Adı: Ağlamak İçin Gözden Yaş Mı Akmalı?)
Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
Hırsızlık; para, mal mı çalmaktır?
Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
Solması için gülü dalından mı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
Öldürmek için silah, hançer mı olmalı?
Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?
Bu şiir; her şeyi anlatıyor aslında... Her şeyin silahla, malla, veya göz yaşıyla olmadığını çok güzel ifade ediyor. Ve sizlerin de bu şiirde kendinizi bulacağınızı düşünüyorum..
Öyleyse Cahit Sıtkı Tarancı'nın Yaş Otuz Beş şiiriyle devam edelim.
Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz;
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim:
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim
Yalandır kaygısız olduğum yalan
....
Cahit Sıtkı ne güzel de söylemiş: "Yaş otuz beş yolun yarısı eder..." İşte zaman bu kadar hızlı geçiveriyor. Bir bakmışız okuldayız bir bakmışız torunlarımız olmuş. Cahit Sıtkı burada da bu hızlılığın şaşkınlığını gizlememiş.
Madem bu kadar güzel şiirleri okuduk ve ferahladık. O zaman bir sonraki bloğumda bu ve bunun gibi nice şiirlerin yazım aşamalarını konuşalım. Sonraki Bloğumda Görüşmek Üzere!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder